Ancak işin aslı öyle değil,ben ne evrim teorisine körü körüne inanıyorum,hatta hiç inanmıyorum,ne de dinlere körü körüne inanıyorum.
Günümüzde "deist" olarak etiketlenen insanların içerisindeyim sanırım ancak bu beni rahatsız ediyor çünkü,deist dediğimiz vakit belli bir töresi,geleneği,göreneği olmayan bir insan gibi geliyor kulağa.
Ben ise daha çok "Eski Türk" diye geçen İslamiyet öncesi Türk geleneklerine,törelerine saygı duyuyorum ve önem veriyorum.Ve oradaki din anlayışında bile bir yaratıcının olduğu biliniyor.Ben de zaten bu kadar muazzam bir sistemin kendiliğinden oluşamayacağını düşünüyorum ve Gök Tanrı'ya inanmak istiyorum.
Fakat islamiyet sonrası o kadar asimile olmuşuz ki,biz İslamiyet'ten önce bile dünyaya TANRI inancını yaymaya başlamış bir toplum olmamıza rağmen sanki TANRI'yı Araplardan öğrenmişiz gibi bir izlenim ortaya çıkıyor.
İnsanlarımız bilmiyor ki M.S 78 yılında Erke Han adında bir hakan bütün Asya'ya(doğuya veya o zaman için bilinen bütün dünyaya) Tengri inancını yaydı.
İlgilenenler şu bağlantıdan uzun uzun okuyabilir : http://turukbil.blogspot.com/2011/01/turklerin-ve-buyuk-bozkrn-kadim-tarihi_16.html
Yazıyı uzatmamak için Erke Han mevzusuna fazla girmeyeceğim ama demek o ki,Türkler,Araplardan önce kafir değillerdi,veya sanata,güzel ahlaka önem vermeyip sadece at üstünde savaşan bir toplum değillerdi.Bunu bilsek yeter bize.Ve bunun kaynakları var.
Bazı arkadaşlar "Türkler tek tanrıya inanmıyordu yea,bir sürü tanrıları vardı,yer tanrısı,gök tanrısı gibi" diyor.Onlara da cevabım,elbette bir mitoloji var idi.Ancak bu mitoloji toplumun din anlayışı içerisine Yunanlarda veya İskandinavlarda olduğu gibi girmiyordu.
Örnek verecek olursak bir Türk havalar fazla soğuduğu zaman hava tanrısından yardım istemiyordu,veya toprak bereketini yitirdiğinde yeryüzü tanrısından yardım istemiyordu.Yardım istediği yegane güç Tengri idi.
Türk mitolojisindeki "tanrı" adı altında geçen zatları,şeyleri meleklere benzetebiliriz İslamiyet'teki.Yani eğer ALLAH'ın herşeye gücü yetiyorsa ve yegane yaratıcı o ise,neden ölüm meleği "azrail",peygamberler ile iletişim kurma meleği "cebrail" veya kıyamet günü tek görevi sur'a üfleyip ölüleri uyandırmak olan "israfil" gibi melekler vardır?
Dolayısıyla insan beyni ile tasarlanmış,kapasitesi insanın hayal gücü ile doğru orantılı olan her inanışta dengesizlikler ve kendiyle çelişmeler vardır.
Şimdi Allah'tan bahsetmişken,Hz.Yezdan'a da giriş yapabiliriz.
Bazı arkadaşlar şuan bilinmeyen bir zat'tan,sahabeden veya bir peygamberden bahsedeceğimi düşünüyor olabilir.Ancak Hz.Yezdan bir insan değil,Hz.Yezdan Osmanlı'da zaman zaman ALLAH kelimesi yerine kullanılan bir kelime.Ancak Allah'ın 99 ismi varken,Hz.Yezdan'a bu kadar takılmamdaki sebep şu :
http://www.turkcebilgi.com adlı siteden almış olduğum bu ekran görüntüsünden görüleceği üzere yezdan kelimesinin İLK anlamı zerdüştlerin iyilik tanrısı.
Peki bilader zerdüşt dediğin adam kimdir necidir ? Bilenler vardır ancak özet geçmek gerekirse dünyanın en eski dinlerinden biri olan zerdüştlük kısaca "ateşe tapmak" olarak anlatılabilir.Semavi dinler öncesi İran ve çevresindeki toplulukların inandığı bir din,ayrıca çıkış yeri Hindistan.
Yani yeri geldiğinde file,ineğe tapan insanların ortaya çıkarttığı "ateşe tapma" odaklı bir dinin iyilik tanrısının adı olan Yezdan,Osmanlı'da ALLAH kelimesi yerine kullanılıyor.Nerede kullanılıyor bilader derseniz buyrun dinleyelim :
"GAFİL NE BİLİR" adlı bir Mehter Marşı'nda son dizelerde "Kur'an da zafer vaadediyor,Hazreti Yezdan !" olarak geçiyor yezdan kelimesi.
Peki zerdüştlerin iyilik tanrısı,Kuran'da nasıl zafer vaadedebiliyor ?
Herşey insanda bitiyor,mitolojiler,inanışlar,gelenekler,içgüdüler,korkular sonucu ortaya çıkan dinler yüzünden insanlar ırkların ayırdığı yetmezmiş gibi bir de bu yüzden birbirinden ayrılıyor.Hatta kendi içinde bile mezhep mezhep bölünüyor.
Benim atalarımı kılıçtan geçirerek zorla "ateşe tapanların" Yezdan'ına taptırdılar.Onun yolunda savaştırdılar.Daha fazla savaştıramazlar.Bundan sonra yaşarsak kendimiz için,Türk için,Tengri için yaşayacağız.
Çünkü Tengri inancında,yaratıcıya esir olmak,yaratıcıya körü körüne tapmak,yaratıcının söylediğinin dışına çıkmama gibi bir olay söz konusu değil.
Tengri inancında,yaratıcı ile ortaklık,yaratıcıya emir verebilme,yaratıcıdan sadece zor zamanında yardım isteme(-ki bu içgüdüsel bir olgudur önüne geçemezsiniz) söz konusudur.
Kendi yarattığı şeytan,kendisine secde etmedi diye bir çocuk gibi ağlayıp sızlayan YEZDAN,koskoca TÜRK'ün kendisine secde ettiğini,kendi ismini dünyaya tanıttığını,kendi ismi için cenk ettiğini görebilseydi çoktan ağlamayı bırakırdı.
Bilgilendirme: Toplumları etkilemiş,güzel ahlakı öğretmiş,ilim ve fenne önem vermiş İslamiyet gibi harikulade bir dine karşı hakaret yoktur,insanların inandığı değerlere saygısızlık yapılmamıştır.Sadece etimolojik bir araştırmadır.Herkesin inancı kendinedir,ateizm propagandası veya Tengricilik misyonerliği yapılmamıştır.
Kısacası "no offence intended"
Son peygambere de digerleri gibi inanıyorsan isimlere takılma derim.
YanıtlaSilSenin aklın kesiyormu bi yaradanla ortak olmaya gafil adam . . .
YanıtlaSil